Rahim Ağzı Kanseri Nedir?
Rahim ağzı kanseri meme kanserinden sonra en sık görülen ikinci kanser türüdür. Günümüzde rahim ağzı kanserine yakalanma riskinin azalmasına rağmen her yıl yaklaşık olarak 450-500 bin kadına, serviks yani rahim ağzı kanseri teşhisi konulmaktadır. Erken teşhis sayesinde hastaların belli bir kısmı tedaviye olumlu yanıt verirken, kanserin ilerleyen evrelerinde ölümcül sonuçlar yaşanabilmektedir. Meme kanserinde olduğu gibi rahim ağzı kanserinin de neden olduğuna dair bilimsel bir kanıt bulunmamaktadır. Ancak kadınların yaşam tarzına bağlı olarak hayatlarının belli dönemlerinde kansere yakalanma riski vardır.
Serviks kanseri belirtileri arasında anormal vajinal kanamaları yer almaktadır. Fakat teşhis edilebilecek herhangi bir belirti göstermeden ilerleyebilmesi erken tanı ve tedavisi açısından tehdit oluşturmaktadır. Ancak teşhisinden sonra kademeli olarak tedavi yöntemleri uygulanır. İlk olarak cerrahi müdahale ile kanserli dokunun çıkarılması daha sonra kemoterapi ve radyoterapi yöntemi ile tedavisi gerçekleştirilmektedir.
Rahim ağzı kanseri en sık hangi yaşlarda ortaya çıkar?
Rahim ağzı kanseri genellikle 45-59 yaş arasında görülmektedir. Ancak üreme çağındaki kadınları da kapsayan ciddi bir hastalıktır. Ülkemizde yapılan araştırmalara göre rahim ağzı kanseri genellikle 35 ila 58 yaş arasındaki kadınları içermektedir. Cinsel yolla bulaşan HPV virüsü ile birkaç yıl içerisinde kanser dokusunu oluşturmaktadır. Cinsel ilişkinin ardında bulaşan HPV virüsü kadınların büyük bir kısmında ilişkiden bir yıl sonra kendiliğinden vücuttan atılabilmektedir. Ancak vücut virüsü atamadığı durumlarda, rahim ağzı kanser riski meydana gelmektedir.
Rahim ağzı ( serviks ) kanseri belirtileri nelerdir?
Rahim ağzı kanserinin teşhisinde kesin bir belirti yoktur. Bu nedenle diğer kanser teşhislerinde olduğu gibi yapılan biyopsi incelemelerinde rahim ağzı kanser tanısı konulabilmektedir. Fakat kanserin ilerleyen evrelerinde ortaya çıkan en net belirtisi anormal vajinal kanamalar, cinsel ilişki sırasında ya da sonrasında kanama, menopoz döneminden sonra kanama, ağrılı cinsel ilişki, yoğun akıntı ve kasık ağrısı gibi şikâyetler ortaya çıkmaktadır.
Bu nedenle kadınların düzenli olarak jinekolojik muayenelerini yaptırması ve gerekli önlemlerin alınması, tedavinin başarılı bir şekilde sonuçlanması için önemli bir adımdır. Kontrollerin yanı sıra özellikle cinsel hayatın aktif olması ile birlikte kadınların yılda en az bir defa muayene olması ve Pap smear testini yaptırması gerekir. Yapılan kontroller sonucunda anormal bir durum saptanmış ise, kolposkopi aracılığıyla rahim ağzının izlenmesi ve biyopsinin yapılması gerekir. Biyopsi sonucunda kanserli doku tespit edilmiş ise, Leep yöntemi ile kanser belirtisi gösteren doku çıkarılabilmektedir. Ayrıca kriyoterapi ya da lazer yöntemi ile bu kötü huylu bölge ekarte edilir. Bu sayede rahim ağzı kanseri erken teşhis ile önlenebilmektedir.
Rahim ağzı kanserinin belirtileri aşağıdaki gibi olmaktadır:
- Rahim ağzı kanseri ilk evrelerinde herhangi bir belirti göstermez. Kanserin ilerlemesi ile birlikte adet dönemleri dışındaki ara günlerde anormal vajinal kanamalar ve normal olmayan kanlı akıntının olması
- Cinsel ilişkinin ardından kanamanın olması
- Cinsel ilişki esnasında şiddetli ağrı serviks kanseri belirtisidir.
Rahim ağzı kanserini tetikleyen faktörler nelerdir?
Cinsel yolla bulaşan human papilloma virüsü rahim ağzı kanser riskini arttıran en önemli faktördür. Nedeni tam olarak bilinmese de, risk faktörleri arasında yer almaktadır. Rahim ağzı kanserini tetikleyen diğer durumlar aşağıdaki gibi olmaktadır:
- Çok sayıda partner değiştirme
- 20 yaşından önce cinsel hayatın başlaması
- Genital enfeksiyonlar
- Çok sayıda doğum yapmak
- Sigara kullanımı
- Erkeğin sünnetli olmaması
- C ve A vitamini eksikliği
- Bağışıklık sistemi sorunları, rahim ağzı kanseri riskini arttırmaktadır.
Rahim ağzı kanseri tedavisi
Rahim ağzı kanseri tedavileri hastalığın ilerleme durumuna göre yapılmaktadır. Kanser dokusunun rahim ağzında milimetrik şekilde ilerlemesi İn situ serviks kanseri olarak adlandırılır. Bu durumda kişinin çocuk sahibi olma isteğine göre tedavisi gerçekleştirilmektedir. Hastanın isteği üzerine lokal olarak konizasyon yöntemi ile doku çıkartılır. Fakat hastanın çocuk sahibi olma düşüncesi yok ise, rahimin çıkarılması ile kanser oluşumu tamamen sonlandırılır.
Eğer kanser hücreleri çevre dokulara yayılmış ise, rahim ile birlikte bu bölgeyi kapsayan geniş çaplı operasyon gerçekleştirilir. Bu operasyonda rahim ve alt karın bölgesindeki lenf bezleri çıkartılır. Böylece kanserin oluşum göstereceği bölgeler ekarte edilmiş olur.
Ancak kanserin ilerlemiş olması halinde ışın tedavisi uygulanır. İlerlemiş kanser tedavisinde oldukça etkili bir yöntemdir. Bu aşama haricinde cerrahi müdahale yapılmış hastalara da ek olarak ışın tedavisi yapılabilmektedir. Rahim ağzı kanser tedavisinde kemoterapi de bazı durumlarda uygulanabilmektedir.
Yorumlar